Munzur Dağlarında Gülabioğulları - İbrahim Sevindik

Belalı

Forum Üyesi

Belalı

Forum Üyesi
Katılım
10 Ocak 2025
Mesajlar
35
Tepkime puanı
33
Puanları
8
Konum
Denizli
1736513418680
MUNZUR DAĞLARINDA GÜLABİOĞULLARI


Biz Gülabioğulları olarak yüzlerce yıldır var olmuşuz ve var olduğumuz sürece Munzur Dağları'na

yaslanmış, yüksek yaylalarında çadır kurmuş, buz gibi ayranlı çorbasıyla da karnımızı doyurmuşuz.
Munzur Dağları'nı yalçın kayalıklarıyla gözümüzde hep dost görmüş, o isyancı ruhumuzla bu haşin
dağları her zaman kendimize yoldaş edinmiş ve sırdaş bilmişiz. Munzur Dağı öyle yüce bir dağdır ki,
o heybetiyle taa ezelden beri yiğitlerin doğal kalesi olup, bu zamana kadar kendisine sığınan hiçbir
isyancıya ihanet etmemiştir. İşte onun için Munzur Dağı bizim gözümüzde dağların en delikanlısıdır.

Belki Munzur Dağları'nın yüksek yaylaları, yaban keçileri ve mis gibi kokan taze sütü, bizim bu güzel
yöreyi ebedi yurt edinmemizi gerektirmiş; yoksa niye daha doğuya gitmemiş ya da batıda durmamışız.
1938-1947 yılları arasında Malkara'da dokuz sene sürgünde kaldığımızda, gurbet acısına daha fazla
dayanamayıp, tekrar hasretle doğduğumuz topraklara, Kemah'taki Brastik köyümüze geri dönmüşüz.

Munzur Dağları sert coğrafyası, yüksek yaylaları ve nefis kekik kokusuyla bize her zaman güven vermiş
ve biz yıllarca burada çadır kurup huzur içinde yaşamışız. Güneşin kutsal, rüzgarın asi olduğu, ateşin suyla
söndürülemediği, insanların zorla isyanlara, savaşlara ve sürgünlere mahkum edildiği, kartalların sarp
doruklarına yuva yaptığı, yazın zirvelerinde karların erimediği, kayaların geçit vermediği, yeşil vadisinde
Munzur Çayı'nın aktığı, Fırat Nehri'nin geçtiği, yamaçlarında meşe ağaçlarının yeşerdiği, yaban keçilerinin
otladığı, ur kekliklerinin ötüştüğü, Gülabi Ağa'nın Dersim'den kıl çadırıyla gelip Kemah'ta Brastik köyünü
kurduğu ve burayı torunlarına ebedi yurt olarak bıraktığı, Halil Ağa'nın değirmencilik yaptığı, Aziz Ağa'nın
kıratını şahlandırıp etrafa hükmederek yiğitliğiyle destan yazdığı, yıllarca hep çakalları titreterek yaşadığımız
bu başı dumanlı Munzur Dağları'nda her zaman ağıtlar yakmış, hüzünler beslemiş ve türküler söylemişiz.

Munzur Dağları yemyeşil doğası, tertemiz havası ve buz gibi soğuk sularıyla her zaman Brastikli baba
Halil için oğlu Aziz, oğlu Aziz için baba Halil gibi, anne Sırma için kızı Hatice, kızı Hatice için anne Sırma
gibi görünmüş ve gözümüz yıllarca hep o başı dumanlı Munzur Dağları'nda dolaşmış. Tabii ki gözümüzün
yükseklerde olduğundan değil elbette, yıllarca hep gurbet acısıyla kavrulduğumuz için, belki o burkulan
yüreğimiz birazcık sükûn bulur diye, her zaman hasretle bakmışız bu başı dumanlı Munzur Dağları'na.

Munzur Dağları'nın eteklerindeki Brastik köyünde, o çiçeklerin tertemiz kokusunda, kartalların yalçın
kayalıklardan havalanıp, Gülabi'nin asaletindeki ve Aziz'in cesaretindeki yiğit insanların, yüksek yaylalara
çıkıp, güne tandır ekmeği, tulum peyniri ve filiz çayı ile merhaba dediği sabahı hangi yürek unutabilir.

Munzur Vadisi'ne gidip, o tertemiz havada, buz gibi bir kaynaktan gürül gürül akan Munzur Çayı'nda
suya girmenin, tereyağında alabalık yemenin ve isli demlikten çay içmenin keyfini ancak biz biliriz.

Biz Gülabioğulları'nın özgürlüğüne düşkün yiğit evlatları olarak, asırlarca yaşadığımız bu topraklarda,
haksızlığa baş eğmeyen karakterimizle, Munzur Dağları'na ne kadar da çok benziyoruz değil mi?

Zaten bizi bilenler bilir, bilmeyenler ise artık her yerde bilecek! "Munzur Dağları ses verdiği zaman!."


İbrahim SEVİNDİK
 

KÜTÜPHANECİ 

OZEL UYE

KÜTÜPHANECİ 

OZEL UYE
Katılım
15 Ocak 2025
Mesajlar
136
Tepkime puanı
66
Puanları
28
Konum
Çanakkale
Cinsiyet
Erkek
Sayın İbrahim Bey, Gülabioğulları'nın o tarihi mücadelesini çok güzel anlatmış. Bu güzel öykü gerçekten çok etkileyici ve aynı zamanda da çok duygusal bir atmosfere sahip. Munzur Dağı'nın o yüce ve heybetli yapısıyla yiğitlerin doğal kalesi olması bu dağların çok değerli olduğunu vurguluyor. Brastik köyünde yaşanan o güzel anıları oradaki yaşam tarzı ile birlikte çok güzel dillendirmiş. O yiğit insanların Munzur Dağları'na benzetilmesini gerçekten de çok muhteşem yansıtmış. İnanın o Munzur Vadisi'nde yaşanan zorlu mücadele aynı bir destan gibi insanı çok etkiliyor. Sevgili İbrahim Sevindik üstadın çok samimi bir üslupla kaleme aldığı bu muhteşem öykü gerçekten de Gülabioğulları'nın oradaki yaşamını, özgürlüğünü ve mücadelesini çok güzel anlatıyor. Bu güzel paylaşımınız için çok teşekkürler.
 
Son düzenleme:

Konuyu görüntüleyenler

Ana Sayfa Register Log In
Üst