İbrani Edebiyatı
İbrani edebiyatı, İbranice ortaya konmuş edebiyat yapıtlarının tümüdür. Yunanca, Aramca, Arapça, Ladino (Yahudi İspanyolcası) ve Yidiş gibi dillerdeki yapıtları da kapsayan Yahudi edebiyatı içinde ayrı bir bütün oluşturur. İÖ 12. yüzyılın başlarından günümüze uzanan köklü bir geleneği vardır.
Yüzlerce yıllık bir gelişme sonucunda ortaya çıkan İbrani edebiyatının ilk örnekleri, Eski Ahit’i oluşturan tarihsel, hukuksal, ahlaksal ve dinsel metinlerdi. Yahudilerin Babil Sürgünü’nden Filistin’e dönmelerinden sonra, bu yapıtlar sinagog ve okullarda incelenmeye ve öğretilmeye başladı. Hahamların öğreti ve açıklamaları yazıya geçirilmediyse de, sözlü gelenek yoluyla kuşaktan kuşağa aktarıldı. Bu dinsel yapıtlar, içeriklerine göre ikiye ayrılıyordu: Dinsel ve hukuksal uygulamaları hükme bağlayan Halaha ile tarih, ahlak kuralları, efsane ve vaazlara yer veren Haggada. İS y. 220’de Yehuda ha-Nasi, bu dinsel ve hukuksal hükümlerin büyük bölümünü toplayarak yazıya geçirdi. Altı ana bölüm ve 60 kadar risaleden oluşan şeriat derlemesi Mişna bu çalışmanın sonucunda ortaya çıktı.
Sonraki kuşaktan bilginlerin Mişna’ya yaptığı katkılar, Gemara olarak adlandırıldı. Mişna ve Gemara birlikte Talmud’u oluşturdular. Talmud, 4. ve 5. yüzyıllarda iki ayrı biçimde yazıya geçirildi: Filistin Okulu’nun geleneklerini yansıtan Kudüs Talmudu ve Mezopotamya’daki Yahudi merkezininkileri yansıtan Babil Talmudu. Uzun yıllar süren derleme çalışmaları sonucunda ortaya çıkan Midraş Talmud’la aynı dönemde Filistin’de yazıya geçirildi. Masal ve efsane öğelerine yer veren bu derleme de, hahamların sinagoglarda yaptıkları Tevrat yorumlarına dayanıyordu.
İbranicede Helenistik dönemde halkın dili olmaktan çıkarak yalnızca bilginlerce ve dinsel ayinlerde kullanılan bir dil oldu. Talmud döneminden sonra edebi dil olma özelliğini de kaybeden İbranice, ancak Müslüman istilalarından sonra, 7. yüzyıldan başlayarak Filistin’de ve İspanya’da yeniden canlandı. Bu dönemde önce Kuzey Afrika, sonra Müslüman İspanya, Yahudi kültürünün merkezi oldu. İbrani edebiyatı, İspanya’da özellikle şiir alanında önemli bir gelişme gösterdi, ibn Cebirol, Moşe ibn Ezra ve Yeuda ha-Levi gibi şairler, dinsel ve dindışı şiirleriyle, İspanyol-Yahudi şiirini yüksek bir düzeye ulaştırdılar. İmmanuel ben Salomon ise, İbrani edebiyatının İtalya’da yetişen en yetenekli şairiydi.
Yahudi-Arap okulu doruk noktasına, hahamların yasalarını hükme bağlayan Mişne Tora (Tevrat’a Yeniden Bakış) adlı yapıtın yazarı, İspanya doğumlu İbn Meymun’la ulaştı. İbn Meymun’un öteki önemli yapıtı, ortaçağ Yahudi felsefesinin en önde gelen yapıtı sayılan Delaletü’l-Hairin’di (1204; Şaşırmışların Kılavuzu). Yapıt, İbn Meymun’ un sağlığında More nevuhim adıyla Arapçadan İbraniceye çevrildi.
İbrani edebiyatı, İbranice ortaya konmuş edebiyat yapıtlarının tümüdür. Yunanca, Aramca, Arapça, Ladino (Yahudi İspanyolcası) ve Yidiş gibi dillerdeki yapıtları da kapsayan Yahudi edebiyatı içinde ayrı bir bütün oluşturur. İÖ 12. yüzyılın başlarından günümüze uzanan köklü bir geleneği vardır.
Yüzlerce yıllık bir gelişme sonucunda ortaya çıkan İbrani edebiyatının ilk örnekleri, Eski Ahit’i oluşturan tarihsel, hukuksal, ahlaksal ve dinsel metinlerdi. Yahudilerin Babil Sürgünü’nden Filistin’e dönmelerinden sonra, bu yapıtlar sinagog ve okullarda incelenmeye ve öğretilmeye başladı. Hahamların öğreti ve açıklamaları yazıya geçirilmediyse de, sözlü gelenek yoluyla kuşaktan kuşağa aktarıldı. Bu dinsel yapıtlar, içeriklerine göre ikiye ayrılıyordu: Dinsel ve hukuksal uygulamaları hükme bağlayan Halaha ile tarih, ahlak kuralları, efsane ve vaazlara yer veren Haggada. İS y. 220’de Yehuda ha-Nasi, bu dinsel ve hukuksal hükümlerin büyük bölümünü toplayarak yazıya geçirdi. Altı ana bölüm ve 60 kadar risaleden oluşan şeriat derlemesi Mişna bu çalışmanın sonucunda ortaya çıktı.
Sonraki kuşaktan bilginlerin Mişna’ya yaptığı katkılar, Gemara olarak adlandırıldı. Mişna ve Gemara birlikte Talmud’u oluşturdular. Talmud, 4. ve 5. yüzyıllarda iki ayrı biçimde yazıya geçirildi: Filistin Okulu’nun geleneklerini yansıtan Kudüs Talmudu ve Mezopotamya’daki Yahudi merkezininkileri yansıtan Babil Talmudu. Uzun yıllar süren derleme çalışmaları sonucunda ortaya çıkan Midraş Talmud’la aynı dönemde Filistin’de yazıya geçirildi. Masal ve efsane öğelerine yer veren bu derleme de, hahamların sinagoglarda yaptıkları Tevrat yorumlarına dayanıyordu.
İbranicede Helenistik dönemde halkın dili olmaktan çıkarak yalnızca bilginlerce ve dinsel ayinlerde kullanılan bir dil oldu. Talmud döneminden sonra edebi dil olma özelliğini de kaybeden İbranice, ancak Müslüman istilalarından sonra, 7. yüzyıldan başlayarak Filistin’de ve İspanya’da yeniden canlandı. Bu dönemde önce Kuzey Afrika, sonra Müslüman İspanya, Yahudi kültürünün merkezi oldu. İbrani edebiyatı, İspanya’da özellikle şiir alanında önemli bir gelişme gösterdi, ibn Cebirol, Moşe ibn Ezra ve Yeuda ha-Levi gibi şairler, dinsel ve dindışı şiirleriyle, İspanyol-Yahudi şiirini yüksek bir düzeye ulaştırdılar. İmmanuel ben Salomon ise, İbrani edebiyatının İtalya’da yetişen en yetenekli şairiydi.
Yahudi-Arap okulu doruk noktasına, hahamların yasalarını hükme bağlayan Mişne Tora (Tevrat’a Yeniden Bakış) adlı yapıtın yazarı, İspanya doğumlu İbn Meymun’la ulaştı. İbn Meymun’un öteki önemli yapıtı, ortaçağ Yahudi felsefesinin en önde gelen yapıtı sayılan Delaletü’l-Hairin’di (1204; Şaşırmışların Kılavuzu). Yapıt, İbn Meymun’ un sağlığında More nevuhim adıyla Arapçadan İbraniceye çevrildi.