Maximum
EMEKTAR UYE
“Din âlimi” etiketli “din tahripçileri”nin ortaya çıkmasının nedeni nedir? Zihnî bilgi nasıl değer kazanır? Bilgiyi değerli kılan şey...
Cenâb-ı Hak bizim “mârifetullah”tan nasîb almamızı istemektedir. Fakat sırf zihnî bilgilerle bu mümkün değildir. Çünkü zihnî bilgiler, tek başına faydalı değildir. Hattâ zarar bile getirebilir.Meselâ, Allâh’ın âyetlerini “ثَمَنًا قَلِيلًا” yani “az bir dünyalık” karşılığında satan Benî İsrâil âlimleri, işte böyle kuru bilgi sahibi idiler.
DİN TAHRİPÇİLERİNİN ORTAYA ÇIKMA SEBEBİ
Takvâdan uzak bir dînî tahsil; ilâhî hakîkatleri dahî nefsânî kaygılarla değerlendiren, “din âlimi” etiketli “din tahripçileri”nin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Bunlar da servet, şehvet ve şöhret gibi nefsânî ihtiraslara tamah ederek verdikleri fetvâlarda “Kitap ve Sünnet’e uyma” hassâsiyetini yitirerek “kitabına uydurma” menfaatçiliğine meylederler. Bu sebeple bir âlimde ilim var, fakat amel ve takvâ yoksa, âkıbeti hüsrandır.BİLGİ NASIL DEĞER KAZANIR?
Zihnî bilgi, isterse fıkıh bilgisi olsun, yine de tek başına faydalı değildir. Çünkü fıkıh da ancak gönüldeki takvâ ile yoğrulduğu nisbette kıymet kazanır.Bu sebeple Hazret-i Mevlânâ zâhirî ilimlerin zirvesindeki hâlini “hamdım” tâbiriyle ifade eder. Mânen tekâmül edip takvâ ile yoğrularak muhabbet ateşinde kıvama gelmesini “piştim” ifadesiyle anlatır. İlâhî aşk ile kavrulma safhasını da “yandım” diye hulâsa eder.