- Katılım
- 25 Haz 2023
- Mesajlar
- 1,005
- Tepkime puanı
- 239
- Puanları
- 63
- Yaş
- 37
- Konum
- Fransa
- Cinsiyet
- Erkek
- Takım
- Türkiye
Dakik: Buğday değirmende öğütülürken havaya karışan ve değirmenin duvarlarına çok ince zerreler hâlinde yapışan un. Bir çeşit ahar yapımında nişasta yerine kullanılırdı.
Dal: Tezhip motifi. Levhaların köşelerine yapılan çiçek demetine verilen ad.
Dalgalanma: Tezhip de ve resimde dalga gibi eğri çizgiler meydana geldiğinde verilen ad.
Damar mühresi: Bk. Mühre. Darü’l-kütüp: Kütüphane, kitaplık. Defe: Yüz adetlik altın varak (b. bk.) paketi. Deffe: Kitap cildinin iki kapağından her biri.
Deffeteyn: Bir kitap kabı gibi ortasından menteşeli ve açılıp kapanır iki kanat şeklinde çift sayfalara verilen ad. Üzerlerine dinî ve sembolik resimler yapılır, bazıları büyük kitaplara kap olarak kullanılırdı. Fildişinden olanları da vardır. Sanatkârlar arasında deffeteyn, doğrudan doğruya kitap cildine denir.
Defne Dalı: Süsleme motifi. Defne ağacının yapraklarına benzer.
Defter: Eskiden cilt yerine kullanılan bir terim. Birçok kâğıdın birbirine bağlı olarak bulunduğu mecmua demektir.
Dendan:
1- Farsça’da «diş» demektir. Eski yazıda sin (<_>”) harfinin dişlerine ve yazıda buna benzer bir, iki ve üç harfin yan yana gelmesiyle meydana gelen dişlere verilen isim,
2- Tezhip terimi olarak, başlıklarda, giriş çıkış ve dönüş yerlerinde, kendine mahsus yapılan ve dişe benzeyen şekillere de dendan adı verilir.
Deri: Eski Türk ciltleri genellikle deridendir. Bu iş için, üzerine kabartma bezemeler işlemeye en uygun olan ve meşin denilen koyun, derisi, sahtiyan denilen keçi derisi ve rak adı verilen ceylan derisi kullanılmıştır.
Bu derilerin çeşitli kısımlarına şu isimler verilir: Hayvanın baş tarafına gelen deri kısmına kafa, baştan kuyruğa kadar olan kısma sırt, kenara gelen kısma etek denir. Derilerde kurt yeniklerinden meydana gelen izlere de okra denilir.
Deri ciltler: Deri üzerine kalıpla kabartma, gömme veya elle yapılan, çizme, oyma teknikleri ile hazırlanan cildi erdir.
Deri kaplı: Üzerine deri veya ak deri kaplanmış kitaplar hakkında kullanılır.
Deri tıraşlamak: Ciltçilikte kullanılan derinin, tıraş bıçağı ile istenildiği kadar inceltilmesi işlemine denir.
Derkenar: Yazma kitaplarda, sayfa kenarındaki beyit veya yazılar.
Deste: Tezhip terimi olarak, on yaprak altın varaktan ibaret pakete denir.
Destesenk: Ezme işleminde kullanılan, billur veya mermerden yapılmış âlet. Somaki, porselen ve diğer sert taşlardan da yapılır ve özellikle tezhipte kullanılan boyaları ezmekte kullanılırdı.
Destezenk: Bk. Destesenk.
Destisenk: Bk. Destesenk.
Deşti: Eski bir yazı çeşidi.
Devat: Hokka ve kalem mahfazası işini aynı zamanda gören divit’in. Arapça ismi. Türkçe’de divit olarak isimleşmiştir. Bk. Divit.
Devletâbâdî: İpekten yapılan kâğıtların bir çeşidi. Buna âbâdî de denir. Hindistan’ın Devlet-âbâd şehrinde yapıldığından bu adı almıştır.
Dış pervaz: Levhaların dış tarafına veya boya ile çekilen pervaza verilen ad.
Dimişkî: Şam (Dimeşk)’da yapılan ve eskiden kullanılan düşük kaliteli kâğıtlardan birinin adı. Âlî’ye göre, zamanında kullanılan kâğıtların en âdisi idi.
Dişi oyma: Bk. Katı’
Dip: Bk. Sırt.
Dip kösteği: Şirazeler örüldükten sonra kitabın sırtına yapıştırılan ince meşin. Şirazeler de buna yapışır ve dikişlerle kolonlar bu deri altında yapışmış olarak kalır. Modern ciltlerde bu deri yerine bez veya kâğıt yapıştırılmaktadır. Bu işe dip tutmak denir.
Dip taşı: Altın varakçıların üstünde altın dövdükleri mermer taş.
Dip tutmak: Şiraze örüldükten sonra, kitabın sırtına deri, bez veya kâğıt yapıştırmak. Bk. Dip kösteği.
Divâni: Türklere özgü, hareketli ve girift bir yazıdır. Bu yazıda harf ve kelimeler birbirine kaynaşmıştır, birbirlerine ulaşa ulaşa gider, sona yaklaşınca yükselmeğe başlar. Bu hat, ferman, berat ve menşur yazmak için kullanılmıştır.
Divâni celisi: Asıl divanîden daha gelişmiş ve teferruatlıdır.
Divâni kırması: Divanî île rik’anın birleşmesinden meydana gelen bir yazı çeşididir.
Divit: Aslı devat’tır. “Devat” kelimesi Türkçe’de divit olarak isimleşmiştir. Kalemleri koyacak bir kutu yanında kapaklı hokkasıyla, beldeki kuşağa çaprazlamasına sokularak taşınan ufak bir yazı takımıdır. Pirinçten, bakırdan yapılmış divitlerin, ufak yayvan sandık şeklinde olanları bulunduğu gibi, yuvarlak bir mahfaza yanına tutturulmuş hokkalı şekilleri de görülür. Gümüş ve altından yapılmışları olanları da vardır. Mürekkep konulan hokka, kalemliğin yanına yapıştırılırdı. Hokkaların, biri mürekkep diğeri lal denilen kırmızı boya koymağa yarayan iki bölümlüleri olduğu gibi, iki üç hokkalı divitler de vardı. Kalem koyulan bölümün uzunluğu 25 cm kadardı. Hattatların, ayrıca kalemdanları da olurdu. Buna kubur da denilmiştir. Eski divitlerin, hokkalarının alt tarafına, kalem ucu kesmekte kullanılan maktanın bir zincirle bağlanması için küçük bir halka yapılmıştır.
Divitlere, kuşağa sokulduğunda kaymasın diye bir kılıf yapılır ve buna divit şiltesi denilirdi. Divit yapan, esnafın oturduğu, Üsküdar’daki Kazasker Ahmet Efendi Mahallesi, eskiden Divitçiler adıyla anılırmış. Kambur Ahmet adındaki divitçinin yaptığı divitler uğurlu sayılıp, yüksek fiyatla alıcı bulurmuş. Bu divitçi, hokkanın altına ve kalemdanın gövdesine «Seyyid Ahmed» damgasını vurmuştur.
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in «Divitçilerimiz ve Eserleri» adlı yazısında Usta Mehmed’ler, Abdüllâtif, Baha, Fennî, Hüsnü Arif, Hilmi, Hacı Ömer, İbrahim, Kumkumacı zade, Mehdî, Mehmed b. İsmail, Mustafa, Resmî, Rumî, Seyyid Hasan, Şehrî adlı divitçilerin eserleri anlatılmıştır.
Divitşor: Bk. Milhez.
Dolama dal: Tezhipte, helezon şeklinde kıvrılmış dal ve yapraklardan meydana gelen süslemenin birbiri içine düşen yuvarlak kısımlarına verilen addır.
Dönbaba: Süslemede kullanılan bir çiçek biçiminin adıdır. Turna gagası da denilir.
Dövme Altın: Yaprak (varak) hâlinde altın.
Dudak: Sayfaların ön kenarlarının bozulmaması için sertâbın iki yanında alt kapak ve mıklep boyunca bırakılan fazlalığa denir.
Dûde: Mürekkep yapımında kullanılan is. «Halis beziryağı birkaç tane toprak çanağa doldurulup rüzgârsız yerde toprağa ağız hizasına kadar gömülür, serçe parmağı kadar fitil ile yakılıp üstlerine başka çanaklar kapanır. Bir miktar sonra kuş kanadı ile üstteki çanak bir kâğıda sıyrılır. Ekmek hamuru içinde pişirilip mürekkep yapılacak hâle gelir”.
Durak: Müzehhep çiçeklere verilen ad. Bunlar kitap süslemesinde genellikle âyetlerin söz başlarına veya sonlarına konulduğu için bu adı almışlardır. Vakfe de denir.
Düz Levha: Bk. Kubbe levha
Dal: Tezhip motifi. Levhaların köşelerine yapılan çiçek demetine verilen ad.
Dalgalanma: Tezhip de ve resimde dalga gibi eğri çizgiler meydana geldiğinde verilen ad.
Damar mühresi: Bk. Mühre. Darü’l-kütüp: Kütüphane, kitaplık. Defe: Yüz adetlik altın varak (b. bk.) paketi. Deffe: Kitap cildinin iki kapağından her biri.
Deffeteyn: Bir kitap kabı gibi ortasından menteşeli ve açılıp kapanır iki kanat şeklinde çift sayfalara verilen ad. Üzerlerine dinî ve sembolik resimler yapılır, bazıları büyük kitaplara kap olarak kullanılırdı. Fildişinden olanları da vardır. Sanatkârlar arasında deffeteyn, doğrudan doğruya kitap cildine denir.
Defne Dalı: Süsleme motifi. Defne ağacının yapraklarına benzer.
Defter: Eskiden cilt yerine kullanılan bir terim. Birçok kâğıdın birbirine bağlı olarak bulunduğu mecmua demektir.
Dendan:
1- Farsça’da «diş» demektir. Eski yazıda sin (<_>”) harfinin dişlerine ve yazıda buna benzer bir, iki ve üç harfin yan yana gelmesiyle meydana gelen dişlere verilen isim,
2- Tezhip terimi olarak, başlıklarda, giriş çıkış ve dönüş yerlerinde, kendine mahsus yapılan ve dişe benzeyen şekillere de dendan adı verilir.
Deri: Eski Türk ciltleri genellikle deridendir. Bu iş için, üzerine kabartma bezemeler işlemeye en uygun olan ve meşin denilen koyun, derisi, sahtiyan denilen keçi derisi ve rak adı verilen ceylan derisi kullanılmıştır.
Bu derilerin çeşitli kısımlarına şu isimler verilir: Hayvanın baş tarafına gelen deri kısmına kafa, baştan kuyruğa kadar olan kısma sırt, kenara gelen kısma etek denir. Derilerde kurt yeniklerinden meydana gelen izlere de okra denilir.
Deri ciltler: Deri üzerine kalıpla kabartma, gömme veya elle yapılan, çizme, oyma teknikleri ile hazırlanan cildi erdir.
Deri kaplı: Üzerine deri veya ak deri kaplanmış kitaplar hakkında kullanılır.
Deri tıraşlamak: Ciltçilikte kullanılan derinin, tıraş bıçağı ile istenildiği kadar inceltilmesi işlemine denir.
Derkenar: Yazma kitaplarda, sayfa kenarındaki beyit veya yazılar.
Deste: Tezhip terimi olarak, on yaprak altın varaktan ibaret pakete denir.
Destesenk: Ezme işleminde kullanılan, billur veya mermerden yapılmış âlet. Somaki, porselen ve diğer sert taşlardan da yapılır ve özellikle tezhipte kullanılan boyaları ezmekte kullanılırdı.
Destezenk: Bk. Destesenk.
Destisenk: Bk. Destesenk.
Deşti: Eski bir yazı çeşidi.
Devat: Hokka ve kalem mahfazası işini aynı zamanda gören divit’in. Arapça ismi. Türkçe’de divit olarak isimleşmiştir. Bk. Divit.
Devletâbâdî: İpekten yapılan kâğıtların bir çeşidi. Buna âbâdî de denir. Hindistan’ın Devlet-âbâd şehrinde yapıldığından bu adı almıştır.
Dış pervaz: Levhaların dış tarafına veya boya ile çekilen pervaza verilen ad.
Dimişkî: Şam (Dimeşk)’da yapılan ve eskiden kullanılan düşük kaliteli kâğıtlardan birinin adı. Âlî’ye göre, zamanında kullanılan kâğıtların en âdisi idi.
Dişi oyma: Bk. Katı’
Dip: Bk. Sırt.
Dip kösteği: Şirazeler örüldükten sonra kitabın sırtına yapıştırılan ince meşin. Şirazeler de buna yapışır ve dikişlerle kolonlar bu deri altında yapışmış olarak kalır. Modern ciltlerde bu deri yerine bez veya kâğıt yapıştırılmaktadır. Bu işe dip tutmak denir.
Dip taşı: Altın varakçıların üstünde altın dövdükleri mermer taş.
Dip tutmak: Şiraze örüldükten sonra, kitabın sırtına deri, bez veya kâğıt yapıştırmak. Bk. Dip kösteği.
Divâni: Türklere özgü, hareketli ve girift bir yazıdır. Bu yazıda harf ve kelimeler birbirine kaynaşmıştır, birbirlerine ulaşa ulaşa gider, sona yaklaşınca yükselmeğe başlar. Bu hat, ferman, berat ve menşur yazmak için kullanılmıştır.
Divâni celisi: Asıl divanîden daha gelişmiş ve teferruatlıdır.
Divâni kırması: Divanî île rik’anın birleşmesinden meydana gelen bir yazı çeşididir.
Divit: Aslı devat’tır. “Devat” kelimesi Türkçe’de divit olarak isimleşmiştir. Kalemleri koyacak bir kutu yanında kapaklı hokkasıyla, beldeki kuşağa çaprazlamasına sokularak taşınan ufak bir yazı takımıdır. Pirinçten, bakırdan yapılmış divitlerin, ufak yayvan sandık şeklinde olanları bulunduğu gibi, yuvarlak bir mahfaza yanına tutturulmuş hokkalı şekilleri de görülür. Gümüş ve altından yapılmışları olanları da vardır. Mürekkep konulan hokka, kalemliğin yanına yapıştırılırdı. Hokkaların, biri mürekkep diğeri lal denilen kırmızı boya koymağa yarayan iki bölümlüleri olduğu gibi, iki üç hokkalı divitler de vardı. Kalem koyulan bölümün uzunluğu 25 cm kadardı. Hattatların, ayrıca kalemdanları da olurdu. Buna kubur da denilmiştir. Eski divitlerin, hokkalarının alt tarafına, kalem ucu kesmekte kullanılan maktanın bir zincirle bağlanması için küçük bir halka yapılmıştır.
Divitlere, kuşağa sokulduğunda kaymasın diye bir kılıf yapılır ve buna divit şiltesi denilirdi. Divit yapan, esnafın oturduğu, Üsküdar’daki Kazasker Ahmet Efendi Mahallesi, eskiden Divitçiler adıyla anılırmış. Kambur Ahmet adındaki divitçinin yaptığı divitler uğurlu sayılıp, yüksek fiyatla alıcı bulurmuş. Bu divitçi, hokkanın altına ve kalemdanın gövdesine «Seyyid Ahmed» damgasını vurmuştur.
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in «Divitçilerimiz ve Eserleri» adlı yazısında Usta Mehmed’ler, Abdüllâtif, Baha, Fennî, Hüsnü Arif, Hilmi, Hacı Ömer, İbrahim, Kumkumacı zade, Mehdî, Mehmed b. İsmail, Mustafa, Resmî, Rumî, Seyyid Hasan, Şehrî adlı divitçilerin eserleri anlatılmıştır.
Divitşor: Bk. Milhez.
Dolama dal: Tezhipte, helezon şeklinde kıvrılmış dal ve yapraklardan meydana gelen süslemenin birbiri içine düşen yuvarlak kısımlarına verilen addır.
Dönbaba: Süslemede kullanılan bir çiçek biçiminin adıdır. Turna gagası da denilir.
Dövme Altın: Yaprak (varak) hâlinde altın.
Dudak: Sayfaların ön kenarlarının bozulmaması için sertâbın iki yanında alt kapak ve mıklep boyunca bırakılan fazlalığa denir.
Dûde: Mürekkep yapımında kullanılan is. «Halis beziryağı birkaç tane toprak çanağa doldurulup rüzgârsız yerde toprağa ağız hizasına kadar gömülür, serçe parmağı kadar fitil ile yakılıp üstlerine başka çanaklar kapanır. Bir miktar sonra kuş kanadı ile üstteki çanak bir kâğıda sıyrılır. Ekmek hamuru içinde pişirilip mürekkep yapılacak hâle gelir”.
Durak: Müzehhep çiçeklere verilen ad. Bunlar kitap süslemesinde genellikle âyetlerin söz başlarına veya sonlarına konulduğu için bu adı almışlardır. Vakfe de denir.
Düz Levha: Bk. Kubbe levha